Dişiliğimi Bastırmayı Reddediyorum!

“Unutma, başkası yapabiliyorsa bir gün sen de yapabilirsin.Herkesin içinde her şeyi yapma potansiyeli vardır. Duruma bağlı olarak bazılarının potansiyeli ortaya çıkar, diğerininki gizli kalır. Mesela kadın güzelse, kaltaklık potansiyeli daha çabuk ortaya çıkar.” Hande Altaylı'nın romanından bir parça bu, mantığımın doğru olduğunu kabullendiği bir parça... Belki de bu yüzden kimsenin yaptığı şeylere, yediği haltlara çok büyük tepkiler göstermem, şaşırmam. Belli bir olay karşısında, herkes “Nasıl olur?!” diye yaygarayı kopararak, şaşkınlıklarını veya kınamalarını dile getirirken, ben içten içe sevinirim. “Yoldan çıkmanın, ana yoldan bir kez olsun sapmanın tadına vardı bir kişi daha” diye.


Yaptıklarımı, yaşadıklarımı genellikle sansürleyerek, seçerek anlattığımda bile, etrafımdaki insanlar büyük tepkiler veriyor.Onlar benim yaptıklarımı yadırgıyorlar, ben onların verdikleri tepkileri... Hadi yaptıklarım bir yana, mesela Facebook albümlerimi düzenledim. Bikinili, mini etekli fotoğraflar var diye, sanki doğum günümmüşçesine bir sürü okunmamış mesajla doldu mesaj kutum. (inbox demeyeceğim işte!) Cesaretimi, verdiğim pozları alkışlayanlar ve laf sokanlar, amacımı soranlar şekilde iki karşıt gruba ayırabiliriz bu gelen mesajları.


Halbuki hiçbiri özel arşivimden değil, hepsi normal hayatımı yaşarken çekilmiş fotoğraflar. Nasıl bir cafede oturup kahve içmem veya eşofmanlarımla okula gitmem hayatımın bir parçasıysa, yaz boyunca mini etekler elbiseler veya bikinilerle salınmak da hayatımın bir parçası. Neden bir tanesi aleniyken, diğerini gizlemek gerekiyor? Mini etekli, bikinili fotoğraflarım bana çok doğal ve çok normal geliyor. Hatta kendimin o halini çok daha beğeniyorum, kendime pantolon asla yakıştırmıyorum. Öyle Taksim'e çıkmıyorum belki; ama benimle birlikte yaz günleri geçiren herkes beni o halimle görüyorken, sadece arkadaşlarımın bakabildiği albümde de o anlardan kesitleri gösteren fotoğrafların bulunmasında hiçbir uç nokta göremiyorum ben.


Sanki Playboy'a çıplak poz vermişim gibi şaşıranları da anlamıyorum. (Ki Pasific Beach'teki kız-erkek vücütları varken Playboy seni beni napsın?! )


Aynı şekilde Radikal Genç'e öpüşmekle ilgili bir yazı yazmam da (“Kurbaga olmak istiyorum!”) oldukça tepki topladı. Yazar havalarına girmemi haklı kılabilecek kadar çok mail aldım. Yazı yayınlanalı uzunca sayılabilecek bir süre geçmesine rağmen almaya da devam ediyorum. Kutlayanlar, harika yazılarla cevap verenler de var, azarlayanlar kızanlar da... Kızanların içinde bir kişiyi kapsam dışı tutarsam -o kalemimin kuvvetini daha faydalı amaçlar için harcamamı istiyor, bambaşka düşüncelerimizi biraz kızarak, biraz anlaşmaya çalışarak paylaşıyoruz- kalanı doğrudan “öpüşme”yi konu edinmeme kızgın. Öpüşebilirim, öpüşebilirsin, öpüşebiliriz, bu konuda bir yasak yok. İstanbul'un en kalabalık caddesi İstiklal öpüşen insanlarla dolu, kimse onların arasına girip, “Yasak kardeşim! Ayrılın!” demiyor, ama öpüşmekten keyif aldığını ifade etmek “Aaaa, çok ayıp. ” Özellikle de kızsan... Direk boş, basit, utanmaz bir insansın!


Bu memlekette kamusal alana çıkan ve bedeniyle değil, beyniyle algılanmak, beyniyle kabul görmek isteyen bir kadının cinselliğiyle ya da kadınsılığıyla barışık kalması da o kadar kolay değil. Ev dışında saygı görebilmek için kadınlığımızı ha bire yok sayıyor, bastırıyoruz.” diyen çok sevdiğim yazar Elif Şafak'ın aksine ve bu bastırmayı zorunlu kılanların inadına, bastırmıyorum da bastırmayacağım da işte! Nasıl olsa dişiliğini bastıranlarımızın bile beyniyle kabullenilmesi pek mümkün olmuyor.


Bir kızla bir erkeğin doğumundan başlayalım yapılan ayrımlara. Erkek bebeğin pipisini komşuya gösteriliyor, gurur duyuluyor; kız çocuk sıkılıp altındaki şortu attığında yaygara koparılıyor. Delikanlı çağına gelen erkek turist kızları koluna takıp gezince “Heyt benim, çapkın oğlum. Ben de gençliğimde böyleydim. “deniliyor, kıza bir tane bile sevgili çok görülüyor. Hele de birden fazla ilişkisi varsa direk basılan bir damga var ki, hepimiz biliyoruz, yazmama bile gerek yok. Erkek karısını aldatırsa, “Ee, erkek adam, yetinemez, doğal.” şeklinde bahaneler türetiliyor, kadın kocasını aldatırsa “ Yuva yıkan, düşüncesiz,ahlaksız kadın” oluyor. Bir dişi aleni yaşadığı zaman “Değerleri kaybetmek, yozlaşmak” derdine düşülüyor. Erkekte ise çapkınlık prim yapıyor.


Türban, kadınları kısıtlıyormuş, keşke kısıtlanan sadece türbanlı kadınlar olsa... Saçını örtmeyi kabullenen, bir şeyleri yaşamamayı da kabullenmiştir; kendi seçimidir kısıtlanmak. Diğerleri kısıtlanmıyor diyebilirdik en azından.Ha biraz az, ha biraz fazla tüm dişileri kısıtlayan bir şey var bu ülkede: Toplum kuralları. Dişiysen fazla süslenip, etrafındaki yakışıklı adamlarla ilgilenemezsin, rahat yaşayamazsın; daha doğrusu yapabilirsin tabii bunları da muhattap olduğun insanların yozluk derecesine göre bir cezaya da katlanırsın. Namus uğruna öldürülebilirsin, dayak yiyebilirsin, çeşitli hakaretlere uğrayabilirsin, kınanabilirsin... Öpüşmekten zevk alıyorsun diye, hiç tanımadığın insanlar bile mail yoluyla seni aşağılamaya kalkabilir, üstelik gazete okuyan aydınca sayılan kesimden insanlar...

“Aaa çok ayıp terbiyesize bak, ağzına kırmızı biber sürmek lazım bu kızın!” diyenleriniz eğer erkek olsaydım, “Yürü be koçum, ne karılar götürüyordur bu şimdi!” derdi -maalesef- biliyorum.

Dip Not: Bundan bir sene kadar önce Radikal Genç’te yayınlanmıştı bu yazım. Cesaretimi toplayıp, kendi kendimi sansürlemeden yazmayı başardığım ilk yazılardan olması ve yazdıklarımı takip eden bir okuyucu kitlesi edinip, yazar havalarına girmemi sağlaması sebebiyle benim için özel bir anlamı vardı. Tabii ki o zamanlar bu yazı sayesinde Doğan Akın ile tanışacağımı ve o “yazar havamı” köşeden sürdürme gibi bir hayalimin gerçek olacağını bilmiyordum. Hayatımda pek çok şeyin başlangıcı olan bu yazı, şimdi de Tempo 24’ün başlangıcına eşlik ediyor. Her başlangıç gibi bu da umut dolu ve heyecan verici. “Merhaba” deme zamanı!


Bir not daha: Bu yazı Şubat 2009'da Tempo24'te ondan bir yıl önce de Radikal genç'te yayınlanmıştır.

0 yorum:

Yorum Gönder

 

Design in CSS by TemplateWorld and sponsored by SmashingMagazine
Blogger Template created by Deluxe Templates